31 Aralık 2011 Cumartesi

zeynep ve kreş

      2011'in son yazısını yazıyım dedim ve yayınlanmamış bu yazı ile karşılaştım. Hiç değiştirmeden öylece yayınlıyorum

      Yazasım var veee yazamıyorum. Çünkü vakit bulamıyorum. Bu kadar bol zamanın içinde  hiç bir şeye yetişemiyorum. Saat 13.00 de dersi biten biri olarak koskoca günü yüyorum ve bitiriyorum.  Ama yine de vakit tok.
    
       en son veli toplantısında kalmışım. Ne toplanmışız ama :))))  Öncelikle korktuğum gibi olmadı. Kızım çok kolay uyum sağladı. Hergün salya sümük bırakırım ve ardımdan 'GİTMEEEE' diye ağlar sanıyordum. Ama kızım kuzum meleğim çabucak alıştı. Tabi sabahları ağlıyoruz azıcık ama oda normal. Nerdeyse ben de ağlayacağım. O saatte evden çıkmak bile tek başına yeterli bir sebep ( 06.30 da kalk 06.45 te evden çık) Ama en büyük problemimiz içimize kapanan gizemli bir sandıkçık olmamız. 3 ayı devirmiş olmamıza rağmen hala açılamadık. Ben mi fazla büyütüyorum bilemiyorum ama çok dertleniyorum. sınıfımdaki benzer karakterli çocuklar geliyor gözümün önüne  Hani hakkını savunamıyan, ezilen,pısırık ,sönük çocuklar. Öyle olsun istemiyorum. Tıpkı evdeki gibi hakkını savunan istediklerini elde etmek için elinden geleni yapan bir çocuk olsun . Yani hayata karşı dimdik ayakta ve tuttuğunu koparan bir çocuk. Oysa aynanın karşısına geçip 'aaaa ne kadar cüzelim ' diyecek kadar özgüven sahibi ancak sosyal bir fobisi var kuzunun. Psikoloğumuz Onu olduğu gibi kabullenin diyor.  Bırakın nasıl rahatsa öyle yaşasın. Ama hayır efendim ben rahat bırakamam suçluluk duyarım zaten. Etrafımdaki herkes abarttığımı söylese de hatta sosyal bulsa da ben bir türlü ikna olamıyorum.  Neyse umarım kabak gülü gibi açılır.

        Bir de öğrendiklerinlerden bahsetmeli. şarkı kapasitesi mükemmel.  Sürekli şarkı söylüyoruz. En favorimiz Atatürk şarkısı. Bir de en komiği Atatürk öldü diyoruz ağlıyor. Kalbimizde yaşıyor diyorum öyle olmaz diyor.  O zaman sen söyle nerde yaşıyor diyorum. Evinde Selanik'te diyor. sadece biraz uykusu gelmiş uyuyor Anladın mıııı? diye de konuyu kapatıyor. Evet kızım küçümenim keşke senin dediğin gibi olsaydı. Keşke ölmeseydi.

              





23 Aralık 2011 Cuma

...............

Babamın küçük kızıydım ben.Elinden tutup bakkala götürdüğü, şeker alıp mutlu ettiği küçük kızı. Küçücük bir kızdım ben kanayan dizleri olan, pembe pembe elbiseler içinde saçı iki yana örülüp prenses ilan edilen. Yetmedi bana bu mutluluk büyümek istedim. Ve bir gün geldi büyüdüm. Babam artık elimden tutmuyor, şekerle alınacak bir gönlüm bile yok. İnsan kanayan dizlerini özler mi? Ben özledim