16 Ağustos 2011 Salı

hüzün.....





Bir hüzün kaplar bazen beni. Yüreğimin en kuytusundan yükselen bir hüzün... Sonra boğazımda düğümlenir hıçkırıklarım. Kimseye de diyemem... Paylaşmayı da sevmem hüzünleri.  Kimi zaman sebepsiz daraltır beni kimi zaman da....



Aklımda sıraya koyamadıklarım mı beni bu denli daraltan. Yoksa üç gündür eve gelmek istemeyip anneanneye taşınan kızım mı? Ya da gözlerimin içine bakan bir çift hüzünlü göz mü? Belki dostun daralıp kabaran yüreği belki de gözlerindeki çaresizlik yaşları. Bir de derman olamamak var. Sadece dinliyorum ve anlamaya çalşıyorum. Bilmem ki yeter mi su serpmeye yüreklere. Bilmem ki dağıtır mı kara bulutları? bilmem kiiiiii....




Bir de ablacığımı halsiz fersiz bırakan ikizlerimiz var. Onların ağlayan minicik yüreklerine mi yansam yoksa kardeşimin içindeki fırtınalara mı? 





13 Ağustos 2011 Cumartesi

kızım gerçekten büyümüş


Bu resimde görülen kumbara kızıma ait.
Birikim yaptığımız kumbaramız.Bugüne kadar bu paraları ne yapacaksın annecim dediğimde parkta oyuncaklara atacağım diyordu.
Geçen gün birlikte Somali dramını izledik. Görünce televizyonda ben de paraları ve yiyecekleri olmadığından bahsettim. O'nun anlayacağı dilden anlattım biraz. Hassas bir çocuk olduğunu biliyordum ama böyle bir şey düşünebileceğini hiç tahmin etmiyordum doğrusu. Biz bu konuşmayı yaptıktan sonra ki sabah oyun oynuyorduk. Sonra nolduysa kumbarasını aldı geldi ve beni şoke etti. 'Anneeee bu payalayı aç çocuklaya veyelim mi?' Öyle şaşırdım ki ne diyeceğimi bilemedim. Ve inanın Onunla öyle gurur duydum ki anlatamam. Şimdi birlikte bankaya gidip kumbarayı açtıracağız. Paralarıda göndereceğiz.




Önceki postta aşkımın ayağını kırdığından bahsetmiştim. Resim eklememiştim . Onca iş güç varken işte sevgili böyle dinlenmede...




Yazacak çok şey birikmiş yada stres çeneme vurmuş bilemiyorum. ,
Geçen sene okula gelen bir kitapçıdan kızıma masalcı almıştım. 
Malum kızım kitapları seviyor. 
Ancak bu zamana kadar pek verim alamamıştık. Çünkü sonuna kadar dinlemeden sayfaları çeviriyordu. Biraz da spirallere zarar veriyordu( bilerek değil çevirirken) 
Tekrar deneyelim diye çıkardım.
iyi ki de çıkarmışım. Öyle güzel dinliyor ki...
Ben de dinliyorum onunla beraber. 
Çenemde yorulmamış oluyor. 


Pijamalarımızı giydik masalımızı dinledik. Sonra kuzu uyudu bende blogla meşgulüm.



12 Ağustos 2011 Cuma

DEMEZ OLAYDIM

            En son postta içim kıpır kıpır mı demiştim? Hay demez olaydım.  Her şey yolunda giderken birden kocacım ayağını kırdı. Veeee benim için kabus oldu. Yani kırılan ayağa mı üzüleyim yoksa kendime mi bilemedim. Taşınma öncesi gerçekten çok kötü oldu. Tabiii herşeyden önemlisi onun sağlığı ama benim için de bir stres kaynağı. Nereye yetişeceğimi şaşırdım. Aklımda yapılacaklar listesi çıkarıyorum , liste bayağı kabarık. Sonra birde bu  işleri yapacaklar listesi... Bu liste için aynı şeyi söylemem pek mümkün değil. Çünkü listeyi tek başıma ben göğüslüyorum. Kolay gele demeli bana .

           Bu kadar stersteyken emzik meselesine girmek hiç istemiyorum. Zaten girince de işin içinden çıkamıyorum.

           Neyse fazla uflamak puflamak iyi olmaz.

           Sözün kısası kolay gelsin bana.





9 Ağustos 2011 Salı

içim kıpır kıpır

Nerden başlasam bilemiyorum.

Kızımın blogu olduğu için ondan başlamak en doğrusu sanırım.
 En son postta 'emzik Bırak kızımıııı' demiştim. Zira bizim kızın bırakacağı yoktu. 
Bu akşam yatarken Meleğim beni inanılmaz şaşırttı. 
Kızım memeni isityor musun? Ve cevaba inanması zor.
'İstemeeeemm ben aytık büyüdüm.'
Demek ki çok gönülden demişim emzik kızımı bırak diye.

Neyse şimdi geçelim bana.
Dün sabah kuzuyla koyun koyuna uyuyoruz. arkadaşım ısrarla arıyor.
Açasım yok sonra ararım diye geçiriyorum. Sonra açtım telefonu.
Tayinim çıkmış da haberim yokmuş. Nasıl olur yaaaaa. İnanasım gelmedi. Ben bu sene o okulda ne yapacağım diye düşünürken.... Hala şoktayım. Ve çok mutluyum. İnsanın çalıştığı ortamda mutlu olmaması kadar kötü bir durum yok. Tek üzüntüm minik öürencilerimi çok özleyecek olmam. Çünkü beni hiç yormayan çocuklarım var. Hele ki Doğanımı çok özleyeceğim.


Meclis gezisinden bir foto.



Bu da yerli malı haftasından bir foto. 

Her birini çoçuğum gibi gördüğüm öğrencilerimi çok özleyeceğim.



7 Ağustos 2011 Pazar

emzik bırak kızımıııı

Bebekken o kadar çok ağlardı ki Zeynep zorla 3.5 aylıkken memeye alıştırdık. Aslında iyi oldu. Çünkü bir nebze olsun rahatlattı bizi emzik. Ama ben nerden bilirdim ki bir gün başıma bela olacağını.

En büyük stresim tuvalet alışkanlığıydı. Okullar tatil olsun önce çişi öğreneceğiz sonra da emzik bırakacağız diye plan yapıyordum kendi aklımca. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. 1 günde tuvalet alışkanlığı kazanan kuzum emzikten vazgeçemiyor. Önce saklayarak işe başladım. Sürekli anneee memem nerdeeee? diye dolanan bir çocuk. Sıkıyım dişimi dedim ve sıktım vermedim. Sonra nerden bulduysa bir sevinçle koştu ' Anneee buldum mememi buldum' . Bu taktik burada sonlanmış oldu.

İkinci bir taktik olarak da bir arkadaşın tavsiyesi ile emziğin ucunu  yarısından kestim. Eee malum tüm çocuklar korkar doktorlardan. Görünce sordu noldu diye. Ben de doktor artık yasak dedi annecim o yüzden kestik dedim. Biraz mızıldansada kabullendi. İki günü o şekilde geçirdik. Ve sonra yolda giderken arkadan bir sevinç çığlığı koltuk arkalığında başka bir emzik daha. Tam bu iş bitti derken  haydeee yeni baştan herşey.

Şimdilerde ara verdim. Çünkü Zeynep kadar benim için de zor bir süreç. O istedikçe benim için eriyor. Kendimi onun yerine koyuyorum. Çok sevdiğim hatta o olmadan yapamayacağım bir şeyden ayrılmak zorunda olmak. Sanırım çok zor.

Aslında tüm emziklere bir şeyler sürsem tiksinir biliyorum ama içim dayanmıyor. Öyle bir anısı olsun istemiyorum. Bu yüzdendir ki emzik kızımı bıraksın istiyorum. Yani anlayacağınız işi güzellikle halletmek amacım.

Biraz daha emzikli koca dana olarak devam edeceğiz.



Ama benim prensesim emzikli çok tatlıııııı



içimden geldiğince...


Konuşsam dilim yanar, sussam kalbim.. Önce duruyorum... Sonra susuyorum... İçimden çıkan lafların etrafı ,yangın yerine çevireceğini düşününce kilit vuruyorum dilime.. sonra Yan! diyorum içime!...Sadece sen yan! Ve Dayan! diyorum gönlüme!... Herkes mutlu olsun! Sen dayan!..






2 Ağustos 2011 Salı

tatil bitti






2 Haftalık ttailin ardından döndük Ankara'ma... Nereye gidersem gideyim bende hep Ankara'ya özlem oluyor. Sadece sevdiklerimi evimi değil memleketimi de çok özlüyorum.
Keyifli bodrum tatilimizden biraz resim ekliyorum. Herkese hayırlı ramazanlar...