16 Temmuz 2011 Cumartesi

HOŞGELDİNİZ DÜNYAMIZA SENA VE NEDA BEBEK

Hoş geldin bebek,
Hoş geldin. Masum yüreğini alıp, karşı kıyıdan yürüdün geldin buralara. Ellerinde ışığı sönmemiş yıldızlar, gözlerinde yeni dünyaya salınan ilk şaşkın bakışların ışığıyla sen de merhaba dedin taze güne, aydınlığa. Avuçlarında ötelerin temizliği ve sıcaklığı var hala. Kalbin bir kuşun kalbi gibi ürkek ve kırılgan. Tenine henüz değmemiş rüzgarın hoyrat eli. O kentin ortasında henüz yenisin, çok yenisin. Annenin sıcak teni, şefkatli elleri ve merhametle atan yufka kalbi senin için çarpacak bundan böyle. Şarkıları, ninnileri senin için söyleyecek.
Hoş geldin bebek aramıza.
Annene ve babana hoş geldin.

Hoş geldin bebek,
Dünyaya, hayata, acılara, hüzne, sevince…
Bu sıcak ve tehlikesiz günlerin ardında sen de yalnız düşeceksin hayatın girift yollarına. Dikenli çalılara sen de takılacaksın. Sen de üzülüp sen de ağlayacak, yorulacaksın uzun yollarda. Bekleyeceksin hayallerini, bıkmadan bekleyeceksin. Rüzgar senin de yüzünü kanatacak. Gözesi uzak iklimlerin yağmurlarından medet umacaksın yılmayası. Islanacaksın çapkın rüzgarlarda… Serseri fenerler seni karanlıklarda bırakacak ummadığın bir zamanda. Keşişin hileli tespihleri eşiklerini aralayacak. Bir başına kalacaksın dar zamanlarda.
Hoş geldin bebek,
Bumerang yokuşuna hoş geldin…

Hoş geldin bebek,
Dönüşü olmayan bu yola hoş geldin. Yasemin, mine kokulu günlerinin ardından naylon kokulu sabahlar bekleyecek seni. Derin ve masmavi göklerin ardından isli semalar düşecek ufuklarına. Sevinci ve umudu hayat ipliğine dizmenin yollarını öğrenmelisin en başta. Her yanı diken dolu bitkiyi karanfile dönüştürmeyi bir de… En büyük ihanetleri kozasında dokur zamanın cadı eli. Sen en büyük ihanetleri en büyük sabırlara bilemeyi öğren. Bir eski evin cumbasından sokağa taşan pembe bir sardunyanın yaprağında saklı biyesi eskil sevilerle örülmüş güzelliğin esrarı. Kırılgan bir saba yeli sana getirecek bir hüzünlü sabah türküsünü. O türküye seslenmelisin belki de.
Zira yalnız kalacaksın sen de günün birinde..
Hoş geldin bebek,
Şaşıfelek çıkmazına hoş geldin…
Hoş geldin bebek,
Sağanak sözcüklerin ortasına hoş geldin. Dilin kıyısına, sözün tepelerine, kelimelerin ülkesine…Eşkin bir kısrak inletirken vadiyi, sen de koşacaksın rüzgar gibi yamaçlara zamanı geldiğinde. Zaman sırça kadehte demlenirken, günler oyalanırken büyüyeceksin bir anda. Nice günler akacak zamanın yanağından. Dingin bir günün bilinmezliğiyle karışacaksın sen de hayata, insanlara. Ne zirveler çökecek gözlerinden. Sesini duyuramadığın vakitler gelecek hiç bitmeyesi. Erken çiçeğe durmuş bir bahar dalı gibi kuruyacaksın meyve vermeden zaman zaman. Gün gelecek mutluluktan esriyecek başın, dönecek çark-ı felek gibi…Ebem kuşakları geçeçek başının üzerinden. Renkleri tutmaya çalışacak ve peşinden koşacaksın. Dudaklarından aşkın tarihini okuyacak annen ve dahi baban.
Zira sen de seveceksin günün birinde…
Hoş geldin bebek,
Sevda ülkesine hoş geldin…
Hoş geldin bebek,
Sevgilerinle, özlemlerinle, tutkularınla üstesinden geleceksin hayatın. Şükredeceksin, karamsar tablonun kahramanı olmadığına. Benim temennim ve dualarım bu yöndedir bebek. Keşke hayatı bizim okuduğumuz gibi okumasan, bizim baktığımız gibi bakmasan, bizim çektiğimiz gibi acı çekmesen. Bütün kötülüklere inat, bütün güzellikler hep senin olsa. Ebem kuşakları eksilmese üzerinde. Güneş hep seninle yürüse. Irmaklar senin için aksa. Günler senin için uzasa.


11 Temmuz 2011 Pazartesi

ordan burdan şurdan

Saat gece yarısını çoktan geçti. sevgilim ve kuzucum uyudular. Aslında benim de çok uykum var ama nedense yüreğime bir hüzün çöreklendi. Yine kağıda ve kaleme düştü dilimden dökemediklerimi dökmek.

Önce kuzudan bahsetmeli; ilk günkü aksiliklere rağmen çok çabuk öğrendi çişi söylemeyi. Yani halihazırda tuvalet alışkanlığı kazanmış bir kuzucum var. Bunun rahatlığını ve huzurunu yaşamakla beraber bir yandan da stresdeyim. Çünkü daha zor bir görev bekler beni. Emzik bıraktırma. Sanırım bu daha da zor olacak. Alt yapı çalışmaları devam ediyor lakin Zeynep ' ben daha çüçüğüm büyümedim heeep emcem mememi heeep' diyerek hevesimi kursağımda bırakıyor. Bakalım nasıl zor günler bekliyor beni.

Bu arada inanılmaz bir çene yaptı kızım. Hiç susmuyor. Bu aralar en büyük derdi neden nerden ve niçinler.Genelde aramızda geçen konuşmalar söyle;
Zeynep: anneee
Ben : Efendim canım
Zeynep: bunu bana kim aldı?
Ben : ben aldım kızım
Zeynep: yerden aldın anneee
Ben : mağazadan aldım annem
Zeynep: hangi maza anneeee
Ben :mothercare annem
Zeynep: maza nerde anneee
Ben :panorada kızım
Zeynep: pamam panorada

Yani anlayacağınız sorular sorular cevaplar. Ama bu konuda inanılmaz sabırlıyım. Her soruyu cevaplıyorum. Uzun uzun anlayacağı cümlelerle ifade etmeye çalışıyorum.

Lakin sabırsız olduğum dayanamadığım konularda var tabiii. Mesela bu mızır mızır mızıldanmalar. Ne zaman geçer bu krizler yaaa bir bilen varsa söylesin yaaa. En olmayacak şeyler için saatlerce ağlama kapasitesine sahip tek çocuk sanırım. Banyodan sonra üstümü giyinmeyeceğim diye bir buçuk saat ağlayabiliyor.Sonra ben hayırı evete çevirmem diye inat ediyorum kızım da da bambaşka bir inat-sanırım eşek inadı- öyle devam ediyor. Sonunda etrafımızda kim varsa orta yolu falan buluyor. Bir de bizim ki çok bilmiş ağlarken kalbim acıyor diye ağlıyor. Yani beni nerden vuracağını çoookk iyi biliyor.

Birde okullar kapandı ve benim gece hayatım başladı. Bayılıyorum sabahlara kadar oturuyum akşamlara kadar yatıyım. Tabii Zeynep müsade etmediği için erken kalkıyoruz.

Ne çok yazacak şey birikmiş. Cumartesi büyük gün. İkizler aramıza katılacaklar-umarım sağlıkla kucağımıza alırız-. Çok heyecanlıyız çoook Kızlardan biri Zeynep'in. Onun deyimiyle sağdaki. Neden bilmiyorum ama en baştan beri sağdaki bebek benim diyor. Bakalım kıskançlık krizleri nereye varacak. Teyzeyi paylaşabileceğini hiç sanmıyoruım. Ama tek isteğimiz bebekler içinde Zeynep için de en az zararla bu dönemi kapatmak. Bebişleri görüp hemen kaçıyoruz buralardan iki hafta yokuz lakin bodrum bekler bizi

En önemli konu en sona kalmış olsun. Pazar günü evlilik yıldönümüzdü. Biz iki gün kutladık. Cumartesi Zeynepli pazar Zeynepsiz. Zaman nasıl da hızlı geçmiş. Tam altı yıl olmuş. İnanasım gelmiyor. Oysa her şey daha dün gibi. Belki kocacığıma doyamadım ya ondan böyle geliyor bana. ve son olarak sevgiliye mesaj;
'Önümüzde daha uzun yıllar bizi bekliyor olsun lütfen.
Gerçi ne kadar uzun olursa olsun,bu ömrümde sana doyamam ki ben...
SENİ ÇOK SEVİYORUM sevgilim, arkadaşım,dostum, dert ortağım, kuzumun babası......


9 Temmuz 2011 Cumartesi

yine miiii?

Hep aklımda bloga bir şeyler eklemek var. Sürekli kafamı meşgul ediyor. Yazmak istiyorum hep yazmak. Kahvaltıdan sonra yazarım, zeyneple biraz oynayım sonra yazarım, çorba yapıyım öğle yemeği hazır olsun sonra yazarım..... derken sürekli ertelemelerdeyim. Ve tam oturdum bilgisayarın başına kuzucuk geldi ' anneeee memem yerdeee, uykum geldiiii.' Anlaşılan yazmamam için herkes ve de herşey elbirliği yapmış. Ama yazasım çok var yaaaaa


5 Temmuz 2011 Salı

çişin var mı anneciiiimmmmm?

son 4 gündür nasıl bıktırdım kızımı anlatamam. Zırt bırt çişin var mı annem,tuvalete gidelim mi, lazımlığa mı yapmak istersin yoksa klozete mi? ..... sorular sorular ve Zeynebimin çıldırışları. ' yok didim sanaaa, pamamm yaa pamam , yapcam işte altıma yapcam , sölemiycem' ahhh ne zor şeymiş bu tuvalet alışkanlığı yaaaaa. İlk gün hiç öğrenemeyecek zannettim. Herkesleri arayıp ne ya pacağım ben hiç söylemiyor bu diye teselli dilendim. Neyse ki gecemiz çok iyiydi. Saat üçte ve beşte üşenmeden kaldırdım çişe ve yatağı kirletmeden ilk günü atlattık. Ertesi gün sadece iki kere yaptı altına veee bu benim için bir mucize sevinciydi. Gece yine kaldırdım ve sorunsuz atlattık. 3. gün gündüz sadece bir kere kaçırdı oda yetişemediğinden. Tam bu iş bitti dedim kiii gece ben uyanamadım ve yatak sırılsıklam yatak yorgan yıkandı. İyi ki tedbir almışım da alta geçmemiş. Bunun için kızımın zuzu annesine teşekkür etmeliyim sanırım. Elleri ile diktiği o bez çok işimize yaradı. Velhasıl bu işi kıvıracağız sanırım.
Zaman bulup da yazmak ne iyi oldu ama şimdi dibimde tyen oynamak için kızım beni bekliyor. neyse buna da şükür...