18 Eylül 2009 Cuma

1'e ramak kaldı

Hayata 4060 lık bi tontiş olarak başlayıp ağlamalarla zırlamalarla küçücük kalan. Beni uykusuz bırakan, yoran, bazen kendisiyle birlikte ağlatan,hayatta başıma gelen en güzel şeyim olan babasının ve annesinin bitanesi küçücük süt kokan kuzucum var ya hani işte o artık 1 yaşına sadece günler kalmış kocaaa bir kız. Aslında çok şaşırıp imrenerek izliyorum kızımı. Geçen sene bu zamanları düşünüp bi kez daha hayret ediyorum. Daha dün gibi bir yandan doğum korkusuyla ağlayıp bir yandan da yavrumu kucağıma alacağım heyecanıyla geçen günler. Daha dün gibi miss kokusunu içime çekip emziripte göğsümde uyuttuğum günler. Ama zaman hızlı geçmiş. Bu zaman da Zeynebim büyümüş ben küçülmüşüm sanki. sanki zaman benden çok şey götürmüş yaşadığımız o zor günlerde.


8 Eylül 2009 Salı

ortaya karışık oldu biraz

Okullar açıldı tempo başladı. Pazartesi günü seminer vardı. Beni bunca sıkan boğan bi seminer. Aslında aklım orda olsa güzelde geçebilirdi. Ama ben mi o gün semineri dinleyen yoksa seminer miydi beni dinleyen... Aklım hep başka başka yerlerde. Evde beni bekleyen kuzucumda mesela. Sonra gurbete gönderdiklerimde sonra yarin hasretinde. Yani özlemlerde aklım. Yüreğim orda olmayı kabul etmedi bi türlü. Bir handikapın ortasında boğulup kaldım öylece sıraların insanların eşyaların arasında.

Hayatım boyunca hep nefret etmişimdir beklemekten, ömrünün geri kalanındaki bekleyişlerden bi haber... Sanırım hep insana en zor gelenler yaşadıkları. Kaldıramam dedikleri. Oysa yaşayınca kabullenmek zorunda kalıyorsun hoş başka bir alternatifin de yok ya...

zeynebime gelince o hızla büyüyor. Dişlerini hala çıkaramadan. İki dişli canavar olarak kaldı. Allahtan salyalı geçirmiyoruz bu diş dönemlerini. Tam iştahımız açıldı ohhh beeee :))) derken yine nerelere gitti bu iştah.Dişler tam olarak tamamlanana kadar gelgitlerde olacak sanırım iştahımız.

Çalışan annelerin ortak yanı sanırım çocuklarıyla birlikte olamadıkları her zaman dilimi için, özür mahiyetinde oyuncaklara boğmak çocuklarını. Belki yanlış ama insan kendine engel olamıyor. Allah'tan kızım oyuncakla oynamayı seviyor da kendimi rahatlatıyorum bu düşünceyle.Aslında biliyorum ki ;Onunla kaliteli vakit geçirmek esas olan. Az da olsa var olan zamanı onun için en iyi şekilde doldurabilmek. Umarım düşündüklerimi yaşama geçirmekte zorluk çekmem.

Bir de merak ettiğim Zeynep dile gelse neler söylerdi acaba bana. Eleştirip kızarmıydı yoksa canım annem sen çok iyi bir annesin dermiydi. Aslında merak ettiğim gerçek şey ben mutluyum sen merak etme cümlesini koparabilirmiydik ağzından. Biliyorum saçma ama ben bütün bunları düşünüyorum. Hatta itiraf etmeliyim ki bundan daha fazlasını ve daha saçmasını :))Bilmem ki bütün kadınlar mı anne olunca kendini böyle psikopata bağlar yoksa ben miyim abartan. Belki ruhumun çok sıkkın oluşu beni iyice yoran.Napalım canım ben de böyleyim. seven böyle kabul etsin ama değil mi?

Çooookkk uykum var çooookkkk. İstediğim saatte kalkmak istiyorum. Gece uyanmamak deliksiz uyumak, dinlenmiş ve mutlu olarak uyanmak, Birde zeynebin çok yemek yemesini istiyorum,hasta olmamasını istiyorum, ben işe gidince uslu uslu beni beklemesini istiyorum. canım kocacım ve abimler artık gelsin istiyorum,Ahmetim ankaraya gelmeye ikna olsun istiyorum, ablalarım için herşey güzel olsun istiyorum(buraya yazamıyorum o isteklerimi) allah annemle babamı başımızdan eksik etmesin istiyorum, Mutluluk istiyorum huzur istiyorum, istiyorum istiyorum istiyorum... Daha çooook şeyler istiyorum. Ama boşuna dememişler ''vermeyi istemeseydi istemeyi vermezdi'' diye. Ben isteyimde...

Çok ve boş mu konuştum (pardon yazdım demeliyim) Neyse işte yaaaa normal karşılayın bu aralar


2 Eylül 2009 Çarşamba

suçluyum..




Suçluyum hem de çoooook... Küçücükken seni bırakıp işe gitmek zorunda kaldığım için suçluyum. Kimbilir belki sana yetemediğim için sonra seni öyle evde boynu bükük bırakıp bensiz bıraktığım için. Yani suçluyum ve suçumun cezası neyse razıyım:((((

Tam iki gün oldu okullar açılalı. Yani iki gündür yüreğim bin parça. Aklım sende ruhum sende. Bugün giderken öpüp koklayamadım bile. Kıyamadım sana uyanırsın diye. Biraz da anneanneni düşündüm dinlensin diye. Malum sana yetişmek zor zanaat. Kokunu da yanımda götüremeyince zaman hiç geçmedi. Seni bu kadar emin ellerde bıraktığım halde bu kadar zor geliyor gitmek. Başka türlüsünü düşenemiyorum bile. Bazen düşünüyorum belki bir gün bana keşke çalışmasaydın beni bırakmasaydın der misin diye? Yada ne biliyim işte buna benzer şeyler.Aslında herşey senin için kazandığım parada sana tüm emeklerimin sana olduğu gibi.

Bugün biraz huysusluk yapmışsın. Kapıya bakıp bakıp ağlamışsın ben gelmiyorum diye. Şimdi bütün bunları bilince yarın sabah nasıl giderim bilemiyorum. Zaten çok zor gelen gitmeler imkansıza dönüşecek. Anneannen sen üzülürsün hasta olursun diye bi soluk bile yalnız bırakmıyor seni. Hiç bir iş yapmıyor meleğim sen ağlama diye. Yani bırakıyorum seni ama bi yandan da içim çok rahat. Çok iyi bakıldığını bilmek huzur veriyor. Ben işten gelince sevincini de anlatmak gerek doğrusu. Kahkahalar bi yandan el çırpmalar bi yandan. Bi de sevincinden o yana bu yana dönmelerin var. Beni görünce verdiğin bu tepki her ne kadar hoşuma gitsede beni çok sevmem ruhumu okşasada acımı hafifletmiyor. Çünkü odadan çıkınca koşar şekilde peşimden geliyorsun bacağımı yakalayınca da saldırıyorsun bana beni al diye.

Çok özür dilerim ceylan gözlü yavrum. İnan şu hayatta en son isteyeceğim şey senin ağlaman.
Umarım büyüdüğün zaman beni anlarsın.

Seni çok seviyorum cnm kızım